- Pavlov Psikoloji
- Posts
- Pavlovun Köpeği #007
Pavlovun Köpeği #007
Psikoterapi Serisi 3: Boston Psikoterapi Okulundan Charcot, Janet, Witmer
Psikoloji lisans öğrencisi bir okuyucumuzdan bizi çok mutlu eden bir geri bildirim aldık.
Uzmanlaşmak istediği alanlar anlamında klinik ve sosyal psikolojiye çekilmediğini, bu bülteni okuduğunda aklına yapılabilecek alternatif şeyler geldiğini, bu bültenin ona ilham olduğunu aktarmış.
Ne diyelim, bu geri bildirimi okurken gözlerimiz doldu.
Böyle bir yorumun henüz 6. sayıda geliyor oluşu bizi çok mutlu etti. Çünkü ilham olmak, Pavlovun Köpeği altında yapmayı çok istediğimiz şeylerden biri.
Ne mutlu hav hav diyene! 🐶
Öte yandan gün geçmiyor ki birileri psikologculuk oynamasın.
Nihan Kaya'nın pek anlaşılamayan bir tweet atmasının ardından Doğan Kökdemir Hoca biraz sert gitti ama bizce haklı; insanlar gerçekten boylarını aşan cümleler kurmaktan, toplumu yanlış yönlendirmekten imtina etmiyor. Twitter'da birçok kişi yüksek takipçi zehirlenmesi yaşıyor.
Yazarlık mesleğindeyseniz, yazın efendim, sözümüz yok.
Ama bu tweetteki gibi olmayan uygulamaları oluyormuş gibi anlatırsanız, edebiyat mı yapıyorsunuz psikolojik bir şeyden mi bahsediyorsunuz belli değilse, olmaz bu iş. Geçelim.
‘’Psikoterapi serisi dediniz, sadede gelin artık, Freud’u anlatın geçin arkadaşım’’ diyor olabilirsiniz.
Psikoterapi meselesi çok boyutlu bir konu gerçekten, ne yapalım… İşin içinde felsefesi, biyolojisi, sanatı ve tekniği var.
Neler yapıyoruz bir hatırlayalım.
Psikoterapinin doğduğu Helenistik dönem uygulamalarından, Bergama’daki Asklepion sağlık merkezinden, Hipokrat’tan, Galen’den bahsetmiştik.
Devamında bilinçdışı kavramına ilk kez rastladığımız Liebniz ile yolumuz kesişmişti.
19. yüzyılın henüz başlarında, Mesmer’in hipnoterapisi ve Schopenhauer’in ‘’isteme’’si psikoterapi uygulamaları ve düşüncesi bağlamında epey etkili olmuştu.
Bu isimlerin devamında ise, psikoterapiyi etkileyen temelde 3 akım var demiştik:
1- Deneyciler
2- Felsefeciler
3- Klinisyenler
Bugün psikoterapi serisinin üçüncü sayısındayız ve klinisyenlere dair bir özet sunmak istiyoruz.
Merak etmeyin, birkaç sayı sonra arkadaşlarınızın yanında Freud’dan bahsedip, hava atabileceksiniz.
Önce rejiden kelimemizi rica edelim. Gelsin! Reji uyuyor.
Nereden bu kelime derseniz: Babamdan. Şaka değil.
Gereksizce selektör yapan arabalara, artistçe konuşan delikanlılara der ‘’Varyete yapma.’’ diye. Nedir diye hep düşünürdüm, meğerse bir tiyatro terimiymiş.
haftanın kelimesi:
varyete: Fransızca ''variéte“ yani çeşitleme kelimesinden türemiş. Çeşitli parçalardan oluşan müzikli gösteri anlamında teknik olarak da kullanılıyor. Türkçe’de kabare gösterisi demek kısaca.
Hayır kemerleri bağlamayacaksın şaşkın, zilleri hazırlayacaksın dedik ya sana! 🛎
Klinisyen Araştırmacılar
Mesmer’in hipnoterapisini örnek alıp kendi terapi akımını oluşturan Elwood Worcester, modern psikolojinin kurucusu Wilhelm Wundt'un yanında doktorasını alıp Boston’a dönmüştü.
Önce Boston’daki Emmanuel Kilisesi'nin başkanı oldu, ardından burada fonksiyonel sinir bozukluklarının tedavisinde “dini inanç ve bilimsel bilgiyi birleştiren” bir program geliştirdi. Bu program zamanla Amerika Birleşik Devletleri'ndeki sözde bilimsel psikoterapinin önemli bir hareketi haline dönüştü ama işin içinde din olduğu için tartışmalar sürüyordu tabii.
Birçok akademisyen psikolog, ‘’Laiklik elden gidiye’’ diyerek, Emmanuel hareketinden rahatsızlıklarını belirtti ve eleştiri oklarını bu akıma yöneltti. Psikologların daha kesin yöntemlere ihtiyacı vardı.
Boston Psikoterapi Okulu (Psikopatoloji)
Önde gelen akademik psikologlar ve doktorlardan oluşan gayri resmi bir ağ olan Boston psikoterapi okulu, Amerikan bilimsel psikoterapisinin gelişiminin merkez üssü olarak tanımlandı.
Okul, dissosiyasyon, bilinçdışı gibi kavramları; hipnoz, telkin gibi psikoterapötik teknikleri araştırdı/ uyguladı.
🐶 Dissosiyasyon: Türkçe’de çözülme şeklinde geçiyor. Bilinçdışı sorunların, akut duygusal stresi yaratan durum ya da olayların, psişenin diğer kısmından ayrılmasını içeriyor ve türleri var. Kişiliksizleşme (kendine yabancılaşma): Kişinin kendi bedeninden ayrılma, özünden ayrışma hisleri yaşaması. Gerçekdışılık: Çevresinin kişiye gerçekdışı gelmesi durumu. Otobiyografik devamsızlık: Zamansal ve mekansal geçmişten kopma.
Boris Sidis, fonksiyonel sinir bozukluklarının tedavisinde hipnoz ve telkin kullanan ilk Amerikalı bilim insanları arasındaydı.
Psikoterapinin gelişiminde en önemli psikiyatrik figürlerden olan Adolf Meyer, dinamik psikiyatrinin gelişiminde liderlik etmiş, bu alana psikobiyoloji demeyi tercih etmişti.
Morton Prince bir nörologtu ve çoklu kişilik bozuklukları konusunda uzmanlaşmıştı. Anormal Psikoloji Dergisi'ni ve daha sonra Harvard Psikoloji Kliniği'ni kurdu.
Boston okulundan bu isimler, Fransız psikopatologlarından, özellikle Charcot ve Janet'den ilham alarak yaptılar çalışmalarını. Charcot ve Janet bayağı önemli isimler psikoterapi tarihinde, kimmiş bu amcalar bir bakalım.
🐶 Psikopatoloji: Anormal psikoloji diye kısaca söyleyebileceğimiz, psikolojik bozuklukların teşhis, tanı ve tedavsi ile ilgilenen alan.
Jean Martin Charcot
Modern nörolojinin kurucusu olarak bilinen amcamız. Sigmund Freud’un hocalarındandır. Daha çok fizyoloji - psikoloji bağlantısını kurmaya çalışmış kendisi.
Çalıştığı mevzulardan biri, rahim anlamına gelen Yunanca ‘’hystera’’ ile ilgili olduğu sanılan ve kadınlarda aşırı duygusal davranışları tanımlamak için kullanılan terim "histeri".
Histerinin semptomları arasında aşırı ağlama ya da gülme, bükülme, bayılma, felç, kasılmalar, geçici körlük ve sağırlık var.
Charcot ve histeri krizi geçiren bir hasta.
Paris'teki Salpetriere Hastanesi'nde binlerce vakayı inceleyen Charcot amca, ‘’Ben artık tamamım bu hastalıkta’’ diyerek yasaları ortaya koydu: "Histerik atakta her şey kurallara uygun gelişir. Bu yasalar da hep aynıdır; her ülke, her çağ, her ırk için geçerlidir; kısacası evrenseldir."
Histerinin fiziksel bir hastalığa olan benzerliğinin biyolojik nedenlerle ilgili bir araştırmayı gerektirdiğini söyleyen Charcot’ya çağdaşları katılmamıştı, ta ki öğrencisi Sigmund Freud buna ikna olana dek. Freud'un psikanaliz kuramında tanımladığı ilk hastalık histeri olacaktı.
Boston okulunu etkileyen Pierre Janet amcamız var bir de.
Pierre Janet
Janet de Charcot gibi doktor. Üstelik aynı hastanede çalışıyor ikisi de. Janet, dissosiyasyonu bir psikiyatrik durum olarak tanımlayan ve araştıran ilk kişi olarak biliniyor.
Dissosiyatif Bob.
Janet, zihnin kendine özgü olmayan ve dengesiz davranışlarının ardında olduğuna inandığı kısmını "bilinçaltı" olarak tanımlıyor. Freud bu terimin çok belirsiz olduğunu düşünerek bilinçdışı şeklinde bir düzeltme yapıyor sonrasında. Ayrıca Janet’nin tanımladığı dissosiyasyonu da bir savunma mekanizması olarak tabir ederek ileri götürüyor.
Janet de Charcot gibi Freud’un hocası diyebiliriz. Psikoterapi de psikolojiden değil, tıp biliminden doğuyor. Aklımızda böyle kalsın.
Şimdi bir de klinik psikoloji olayı var tabii. Ligthner Witmer’i bağlıyorum, lütfen hatta kalalım.
Lightner Witmer
1896'da Pennsylvania Üniversitesi'nde ABD’deki ilk psikoloji kliniğini kuran Lightner Witmer, klinik psikolojinin kurucusu olarak kabul ediliyor.
Klinik psikoloji terimini farklı bir mesleği belirtmek için ilk kez kullanan kişi Witmer’di ve 1907'de bu alandaki ilk bilimsel dergi olan The Psychological Clinic'in açılışını yaptı.
Witmer'ın klinik psikolojisi, zihinsel ve davranışsal bozuklukların önlenmesi, teşhisi ve tedavisi için bilimsel ilkeleri uyguladı.
Kliniğinin çalışmaları, öncelikle eğitim bozukluğu olan çocuklara ve ailelerine odaklandı. Witmer'ın klinik psikoloji kavramı, başta zihinsel engelli çocuklarla yaptığı ilk klinik çalışmasının önerebileceğinden çok daha genişti:
Bugün klinik psikoloji, okul psikolojisi, danışmanlık psikolojisi, çocuk psikolojisi, pediatrik psikoloji, sağlık psikolojisi olarak adlandırılan alanları çeşitli şekillerde kapsıyor. Hani şu bizim ülkemizde pek olmayan alanlar.
Türkiye’nin klinik psikoloji yaralarına hiç dokunmyalım şimdi, bize ağır geliyor.
Neyse, Eric Caplan’ın güzel özetiyle bitirelim bugünü:
‘’Freud, Amerikan toprağına ilk ayak bastığında, psikoterapi zaten Amerikan kültürünün ve Amerikan tıbbının dokusuna entegre bir şekilde dokunmuştu.”
Freud gelmeden ortamı ısıtmış bu amcalarımız anlayacağınız. Tabii psikanalizin Amerika'da psikoloji, psikiyatri ve genel halk üzerinde etkisini yadsımadan, bu konuyu konuşmak üzere önümüzdeki sayılara bırakalım.
Bitirirken
1- Bültene dair görüşlerinizi, aşağıdaki tek soruluk formu doldurarak ya da bu maili cevaplayarak belirtebilirsiniz:
2- Bu psikoloji bültenini seveceğini düşündüğünüz kişiler varsa, kopyalayıp onlara kolayca iletebileceğiniz link aşağıda:
3- Bülten aboneliğinden ayrılmak isterseniz, buraya tıklayabilirsiniz.
4- Önceki sayıları okumak isterseniz, buraya tıklayabilirsiniz.
5- Psikoterapi serisinin bir önceki sayısını okumak isterseniz, bu link işinizi görür.
Haftaya pazar kahvaltı saatlerinde görüşmek dileğiyle,
Psikolojiye koşullu kalın.
PK | Umutcan
Kaynaklar
Kitaplar
Benson, N., Ginsburg, J., Grand, V., Lazyan, M., Weeks, M., & Collin, C. (2012). Psikoloji kitabı. İstanbul: Alfa Yayınları.
Norcross, J. C., VandenBos, G. R., & Freedheim, D. K. (2011). History of psychotherapy: Continuity and change (pp. xxxii-813). American Psychological Association.
Wedding, D., & Corsini, R. J. (2013). Current psychotherapies. Cengage Learning.Chicago
Sözlükler
Dissosiyasyon: https://www.psikolojisozlugu.com/dissociation-dissosiyasyon
Reply